Takıntılar, bireyin isteği dışında zihnine tekrar tekrar gelen, yoğun kaygı veya huzursuzluk yaratan düşünce, dürtü ya da imgeler olarak tanımlanır. Tıbbi olarak obsesyon olarak adlandırılır. Bu düşünceler çoğu zaman mantıksız ya da abartılı olarak algılansa da kişi onları engelleyemez.
Bazen bu düşüncelerle başa çıkmak için tekrarlayıcı davranışlar (kompulsiyonlar) da gelişebilir. Örneğin, sürekli kirlenmekten korkan biri tekrar tekrar el yıkayabilir. Bu durum bireyin gündelik yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Takıntılar kişiden kişiye değişmekle birlikte, en yaygın belirtiler şu şekildedir:
Sürekli aynı düşüncenin zihne istemsizce gelmesi
Mantıksız olduğunu bilinse bile bu düşüncenin yarattığı kaygıyı bastıramama
Günlük hayatta zamanı alan tekrarlar (örneğin el yıkama, kontrol etme, simetri düzenleme)
“Ya birine zarar verirsem?”, “Acaba kirli miyim?” gibi tekrarlayıcı içsel sorular
Takıntılı düşüncelerle birlikte gelen suçluluk, utanç veya korku
Odaklanma sorunları ve zihinsel yorgunluk
Sosyal hayattan geri çekilme ve işlevsellikte azalma
Takıntıların ortaya çıkmasında birçok psikolojik ve biyolojik etken rol oynayabilir. En sık karşılaşılan nedenler şunlardır:
Genetik yatkınlık
Beyin kimyasındaki dengesizlikler (özellikle serotonin düzeyi)
Aşırı kontrol ihtiyacı ve mükemmeliyetçilik
Travmatik yaşam olayları veya çocukluk dönemi baskıları
Aile içinde katı kurallar, ceza odaklı büyüme
Kaygı bozukluklarıyla ilişki
Takıntılar genellikle Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) başlığı altında değerlendirilir.
Takıntılarla baş etmek kolay değildir, ancak mümkündür. Aşağıdaki yöntemler sürece katkı sağlayabilir:
Takıntılı düşüncenin farkına varmak ve bastırmaya çalışmamak
Maruz kalma ve tepkiyi önleme teknikleri (bilinçli olarak takıntıyı provoke edip kompulsiyonu yapmamak)
Zihinsel gevşeme ve nefes egzersizleri uygulamak
Düşünceyi yargılamadan izlemek: “Bu sadece bir düşünce” diyebilmek
Kaygıyla başa çıkma becerilerini geliştirmek
Rutinleri esnetmeye çalışmak (örneğin, kontrol sayısını azaltmak)
Destekleyici bir ortamda duyguları paylaşmak
Takıntılarla başa çıkmada en etkili yöntemlerden biri bilişsel davranışçı terapi (BDT)’dir. Terapide şu adımlar izlenir:
Takıntılı düşünce ve davranış döngüsü tanımlanır
Düşünceye yüklenen anlamlar sorgulanır
Maruz bırakma ve tepkiyi önleme teknikleri uygulanır
Düşünce – duygu – davranış farkındalığı geliştirilir
Gerekirse psikiyatri desteğiyle ilaç tedavisi planlanabilir
Terapi süreci kişinin yaşam kalitesini artırır, takıntıların yaşamı yönetmesini engeller ve zihinsel özgürlüğü destekler.
İzan Psikoloji olarak, takıntılarla mücadele eden bireylerin iç dünyasını anlamayı ve özgürleşmelerini hedefliyoruz.
Uzman kadromuzla birlikte size özel yapılandırılmış terapi programları sunarak:
Takıntı döngüsünü tanımanıza yardımcı oluyor
Uygulamalı bilişsel davranışçı tekniklerle günlük yaşamınıza destek sağlıyoruz
Gerekirse psikiyatrist iş birliğiyle bütüncül bir süreç yürütüyoruz
Zihninizi tekrar kontrol altına almak ve özgürleşmek için yanınızdayız.
Adres:
Caferağa Mahallesi, Şair Nefi Sokak, Kozlar Apartmanı No:24 Daire:6, 34710 Kadıköy / İstanbul
Telefon:
+90 216 450 4020
E-posta:
merhaba@izanpsikoloji.com
Hayır. Takıntılı düşünceler zaman zaman herkesin zihninden geçebilir. Ancak bu düşünceler sürekli hale gelirse, yoğun kaygıya neden oluyorsa ve kişinin yaşam kalitesini düşürüyorsa, OKB yönünden değerlendirilmesi gerekebilir.
Bazı hafif takıntılar zamanla azalabilir. Ancak genellikle müdahale edilmediğinde takıntılar artar ve günlük yaşamı daha fazla etkilemeye başlar. Bu nedenle profesyonel destek almak önemlidir.
Hayır. Takıntılar çok çeşitli olabilir. Temizlik, kontrol, simetri dışında da cinsel içerikli düşünceler, dini takıntılar, zarar verme korkusu, uğursuz sayılardan kaçınma gibi farklı türleri vardır.
Eğer bu düşünce istemsizce zihne geliyor, tekrar ediyor, sizi rahatsız ediyor ve günlük yaşamınızı etkiliyorsa; bu bir obsesif düşünce olabilir.
Amaç, takıntıları tamamen yok etmekten çok onları yönetilebilir hale getirmek ve bireyin yaşam kalitesini artırmaktır. Bilişsel davranışçı terapi bu konuda oldukça etkilidir ve pek çok danışan kalıcı fayda sağlamaktadır.
Hafif ve orta düzey takıntılarda sadece terapi yeterli olabilir. Ancak bazı durumlarda ilaç tedavisiyle birlikte yürütülen bir süreç daha etkili sonuçlar verir. Uygun yaklaşım uzman değerlendirmesiyle belirlenir.
Çoğu zaman evet. Aşırı kontrolcü ya da baskıcı ebeveyn tutumları, travmatik yaşantılar veya suçluluk duygusunun yoğun olduğu çocukluk dönemleri, takıntı geliştirme riskini artırabilir.
İçtenlikle, bilimsel temelde.
Kadıköy’de yer alan merkezimizde, her bireyin ihtiyacına özel yapılandırılmış psikolojik destek sunuyoruz.